İçimdeki Sherlock!
Kitaplar, Filmler ve Diziler: Eskimeyen Efsane
“İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir” demiş Descartes. Geçmiş yüzyılların “en iyi” insanlarıyla sohbet etmekse farklı bakış açıları kazanmak, hayatın her alanında kullanılacak dersler çıkarmak anlamına geliyor.
Herkesin hayata dair farklı ve değerli şeyler öğrendiği, belki de hayat felsefesini belirlemesinde yardımcı olan, örnek aldığı bazı gerçek veya kurgu karakterler vardır. Bu anlamda hem iş dünyasında hem de günlük hayatımda bana yol gösterdiğini düşündüğüm edebi karakter ise Arthur Conan Doyle’un ustaca kaleme aldığı klasik bir karakter olan Sherlock Holmes.
Sherlock Holmes’ün şimdiye kadar birçok uyarlaması yapıldı; diziler, filmler, hatta çocuk kitapları… Her biri birbirinden yaratıcı ve orijinal olan bu eserlerin ortak noktası ise tabii ki Sherlock’un keskin zekâsı ve gözlem yeteneğiydi. Bir bakışıyla bir cinayeti aydınlatan veya insanların en büyük sırlarını çözüveren Sherlock, bu özellikleriyle dünyanın en iyi dedektifi olarak anılıyor.
Aslına bakarsanız Sherlock hiçbir zaman mükemmel insan ilişkileriyle anılmıyor; hatta “yüksek fonksiyonlu bir sosyopat” olduğunu dahi söyleyebiliriz.
Ancak Sherlock’un karakteristik özelliklerinden iş dünyasında hepimize fayda sağlayacak pek çok ders çıkarılabileceğini düşünüyorum.
Gözlem yeteneği
Sherlock hedeflere odaklanmanın ve ayrıntılara dikkat etmenin önemini ortaya koyuyor. Dikkatli olmak, gözlemlemek ve şüpheci olmak, iş hayatında ve liderlik süreçlerinde de son derece değer yaratan unsurlardan… Bu değerlere ek olarak Sherlock, ayrıntılara ve gözlemlemeye verdiği önemle etrafındaki insanların saygısını da er ya da geç kazanıyor.
Yeteneklerinin farkında olmak
Sherlock kendine güvenen, yapabileceklerinin farkında olan bir karakter. Dünyanın en iyi dedektiflerinden biri olmasının sebeplerinden biri ise zekâsının farkında olmasının yanı sıra kendi sınırlarını ve üstün özelliklerini nasıl kullanması gerektiğini çok iyi bilmesi… Gözlem yeteneği son derece gelişmiş bir insan olarak kendine en uygun mesleği yapıyor. Yeteneklerini doğru yerde kullanmakla kalmıyor, ihtiyacı olan insanlara yardım da ediyor.
Suçluları açığa çıkarmak bir takım oyunu
Sherlock insan ilişkilerinde başarısız olsa da güvenebileceği bir partneri var; Watson. Sherlock gibi kendi dehasının farkında olan bir dahi bile tek başına yapabileceklerinin kısıtlı olduğunun farkında. Kimsenin mükemmel olamayacağının da bilincinde ve kendi eksikliklerini tamamlaması konusunda Watson’a güveniyor. Dünyanın en izole karakterlerinden birinin bile yaptığı işte yalnız olmama isteği, takım oyununun ne denli önemli olduğunu incelikli bir şekilde ortaya koyuyor.
Özetle; Sherlock Holmes sıra dışı, insanın hayatın farklı alanlarına dair birçok mesaj alabileceği derinlikli bir karakter. Benim de sıklıkla kendime dersler çıkardığım Sherlock Holmes karakterinin, sizlere de yol gösterici olacağından hiç şüphem yok.
Yazımı Sherlock’un en bilinen cümlelerinden biriyle bitirmek istiyorum: “Never trust the general impressions, my boy, but concentrate yourself upon details. (Genel izlenimlere asla güvenme oğlum, ayrıntılara odaklan)” :)
Twitter | LinkedIn | Youtube| Web