Güven Makinesi: Blokzincir
Temkinli Bir Devrime Doğru
Yenilikçi gelişmeler, sıra dışı düşünmeyi başaran zekâların bilinmeyene açtıkları bir kapı ve bu kapıdan adım atan cesur maceraperestlerle başlar. Genellikle bu bilinmezliğe doğru yola çıkarken kurduğumuz hayaller ve beklentilerimiz rotamız boyunca değişikliğe uğrar ve nihayetinde maceramız bizleri beklenmedik bir hedefe ulaştırır.
Gerçek kimliğini bilmediğimiz Satoshi Nakamoto ve onun önerisini sadece geleneksel merkezi finans sistemine bir başkaldırı olarak görme hatasına düştüğümüz Bitcoin’iyle başlayan blok zinciri macerası, bugün bizleri gayet merkezi kurumların bu teknolojiye sahip çıktığı bir noktaya taşıdı.
Her geçen zaman dilimi bizlere gösterdi ki ihtiyaç duyduğumuz nihai çözüm eldekileri yıkarak yerlerine yenilerini koymak değil, elimizdeki çözümleri daha tutarlı ve güvenilir hale getirmekten geçiyor. Blokzinciri bugün bir güven makinesi olarak insanlar ve kurumlar arasındaki güven mimarisini yeniden tanımlıyor. Bu tanımı yaparken karşı karşıya kaldığımız bilinmezlikler ve zorluklar bizleri yeni yaklaşımlarla düşünmeye ve sıra dışı adım atmaya zorluyor.
Geçtiğimiz günlerde katıldığım ve konuşma gerçekleştirdiğim Avrasya Blockchain Zirvesi’nde de altını çizdiğim gibi, kripto paralar ve finansal teknolojileri birbirinden çok bağımsız düşünmek doğru olmaz. Ancak biz BKM olarak kripto para dendiğinde bunun arkasında yatan teknolojiye odaklanıyoruz. Hatta Bitcoin’i “blokzinciri bize tanıttığı için seviyoruz” diyoruz.
Blok zincir teknolojisinin finans dünyası başta olmak üzere pek çok sektörü kökten değiştireceğine inanıyoruz. Dolayısıyla bu alanı daha yakından tanımak, gelecekte uygun iş tanımlarını ve rolleri belirlemek üzere denemeler ve kavram kanıtlama çalışmaları yapıyoruz.
Bir teknolojiyi anlamanın en iyi yolunun, o teknolojiyi kullanmaktan geçtiğine inanıyoruz. Bu nedenle BKM olarak kollarımızı sıvamadan bir hedefe varamayacağımızı erken bir dönem olarak niteleyebileceğimiz 2016 senesinde fark ettik. Aradan geçen 3 seneyi aşkın zaman zarfında, BBN ve Belgem.io projeleriyle sadece kendimiz blokzincirinin ilginç dünyasına adım atmakla kalmadık, etrafımızdaki iş ortaklarımızı da bu maceraya sürükledik. Bunun da yetersiz olduğunu, zira bu teknolojinin ve düşünce tarzının daha geniş kitlelerle buluşması gerektiğini görerek geçen sene haziran ayında Blockchain Türkiye Platformu (BCTR)’nun kurucu üyelerinden olduk. İlk senesini tamamlayan BCTR’nin bugün 70’i aşan üyesiyle blokzinciri alanında yarattığı değerin bir paydaşı olmaktan gurur duyuyoruz.
4 çalışma grubunda şimdiye kadar 6 rapor yayınlandık, yenileriyse yolda. Medium’da blokzincir üzerine yazılar kaleme alan Turan Sert’i fark ettiğimizde hemen kendisiyle tanışıp yazılarını kitap haline getirdik ve “Sorularla Blockchain” kitabını oluşturduk.
BCTR’de bir paylaşım ortamı yaratmaya çalışıyoruz…
Bizlerin ve iş ortaklarımızın gerçekleştirdiği çalışmalar ile BCTR’nin faaliyetleri büyük resmin sadece bir parçasını oluşturuyor. Bu resim sadece bir firmanın, bir grubun veya bir ülkenin katılımından çok daha fazlasını ifade ediyor. Kripto paralar, token ekonomisi, birer ticari platform olan borsalar gibi yapılar bu resim içinde küçük birer detay teşkil ederken, büyük resim ise henüz tamamlanmış değil ve hiç kimse tam olarak nasıl bir eserle karşılaşacağımızı bilmiyor.
Dünya geneline baktığımızda blokzinciri konusunda henüz hiçbir ülkenin öne geçmiş durumda olmadığını görüyoruz. Türkiye’nin bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. İnsan kaynağımızı bu yönde geliştirip destekleyerek projelerin ülkemizde hayata geçirilmesi, teşvikler ve girişimlerin desteklenmesiyle Türkiye’nin bir merkez olmaması için hiçbir neden yok. Sadece tüm kişiler ve kurumlar bu dönüşümü anlamalı, yeni düşünme şekline adapte olmalı ve bundan fayda sağlamak için gayret göstermeli.
Örneğin, içinde bulunduğumuz finans sektöründe her geçen gün bir gelişme oluyor. Facebook’un Libra’sı daha hayata geçmeden projeye katılanlar ve ayrılanlarla herkesin gündeminde. Diğer yandan Çin gibi bazı ülkeler kendi dijital para birimi iş ortaklarını arıyor.
Bireyler, kurumlar ve kamu olarak hepimizin üzerine düşen görev bu macerada hata yapmaktan korkmadan adımlar atmak. Ancak bu ifadelerimi lütfen akıl pusulasını bir kenara koyup çılgınlıkların peşine düşmek gibi algılamayın. Mutlaka öncü fanatikler ve çılgınlara ihtiyacımız var ancak bizler sorumluluklarımızın bilinciyle, karşı karşıya olduğumuz bu devrimi temkinli şekilde keşfetmek ve faydaya dönüştürmekle yükümlüyüz. Ancak bu şekilde gerçek toplumsal değer üreterek bunu insanlığa faydalı hale getirebiliriz.