Dijital varlıklar ve gelecek fırsatları
Dijital paranın geçmişi, 1990'ların sonuna dayansa da gerçek dijital para, sadece 10 yıllık bir geçmişe sahip. Şu anda kripto para olarak adlandırılan bu sınıfın içinde CBCD’ler, NFT’ler, coin’ler ve token’lar var.
Dijital varlık deyince çoğumuzun aklına hemen kripto paralar geliyor; ancak aslında oldukça geniş bir dünyayla karşı karşıyayız. Telefon numaralarımız, e-posta adresimiz, sosyal medya hesaplarımız gibi kişisel verilerimiz de dijital varlıklar sınıfına giriyor.
Blokzinciri teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle birlikte, fiziki olarak sahip olduğumuz birçok varlığın dijital forma geçişi hızlandı. Yaratıcısının kim olduğu üzerinde spekülasyonlar olsa da Bitcoin sayesinde blokzinciri teknolojisi, dijital dünyanın yeni altyapısı olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Artık blokzinciri teknolojileriyle akıllı sözleşmeler, paralar, menkul kıymetler ve tüm diğer kayıtları bu yeni dünyaya taşımak mümkün. Birçok alanda ‘devrim’ yaratma potansiyeli olan blokzinciri teknolojisini ve buna bağlı farklı çözümleri popüler hale getiren başlık ise kripto paralar oldu. İlk olarak bu teknolojinin kısa bir tarihçesine bakıp sonra kavramların üzerinden geçelim.
Kısa bir tarihçe
Her ne kadar 1990’ların sonunda ortaya atılmış olsa da dijital para kavramının tarihçesi biraz daha eski. Dijital para fikri, ilk olarak 1980’lerin sonunda Hollanda’da ortaya çıktı ve benzin istasyonlarında kullanılmaya başlandı. Benzin istasyonu sahipleri, hırsızlıkları önlemek amacıyla bir akıllı kart sistemi geliştirdi ve kamyoncuların bu kartlarla yakıt alınmasını sağladı. Ardından hızla banka kartları, kredi kartları, POS cihazları gibi teknolojiler hayatımıza girdi. Fakat gerçek dijital para, sadece 10 yıllık bir geçmişe sahip dersek yanlış olmaz. Şu anda kripto para olarak adlandırılan bu sınıfın içinde yeni alt kategoriler de var: CBCD’ler, NFT’ler, coin (akçe) ve token (belirteç).
Coin: Bitcoin, Ethereum, Litecoin, Dogecoin, Avalanche gibi blokzinciri platformlarının temel kripto varlıklarına coin adı veriliyor. Her bir coin’in kendine ait bir blokzinciri altyapısı var. Her platformun kendine ait temel kripto varlığı, mutabakat (consensus) yaklaşımı, miktarı, üretim şekli, piyasaya arzı değişik modellere sahip olabiliyor. Coin’in fiyatını ve geleceğini ise piyasa belirliyor, yani kullanıcıların güveni… Bugün, dijital varlıklar dünyasına coin’ler yön veriyor!
Token: Coin’lerle en çok karıştırılan dijital varlıklar, token’lar. Oysa aralarında çok keskin bir fark var. Çünkü token, kendisine ait bağımsız bir blokzinciri ağına sahip olmayan, hâlihazırda bulunan bir blokzinciri ağı üstünde akıllı sözleşmeler kullanılarak oluşturulan farklı bir dijital varlık sınıfı. Token’lar da kendilerine ait ekonomik modellere sahipler ve serbest piyasalarda işlem görüyorlar. Türkiye’de son aylarda futbol kulüplerinin bu alana özel bir ilgi gösterdiğini görüyoruz. Token sözleşmesinde o değerin hangi amaç ve hangi işlemde kullanılacağı belirtiliyor. Token’lar da kendi içinde hizmet, menkul kıymet ve hisse senedi gibi alt sınıflara ayrılıyor. Günümüzde token’lar; Ethereum, Avalanche, Solana gibi akıllı sözleşmeleri destekleyen blokzinciri ağları üzerinde yaratılıyor.
NFT: Özel bir token sınıfı olan NFT’ler, son yılların yükselen trendi. Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey’in, 21 Mart 2006’da yazdığı ilk tweetini bir NFT’ye dönüştürmesi ile 15 yıl boyunca herhangi bir parasal değer olmayan bu tweet, 2,5 milyon dolar bedelle alıcı buldu. Sadece bu örnek dahi NFT’lerin potansiyelini gözler önüne seriyor.
Bir blokzinciri ağı üstünde yaratılan ve ister dijital isterse fiziksel bir varlık ile eşleştirilen NFT’ler, sanat dünyasının da hızla dijitalleşmesinin önünü açıyor. Görsel, ses, video ve diğer yaratıcı çalışma biçimleri gibi dijital dosyaları temsil eden NFT’ler, yaratıldıkları blokzinciri ağı üstünde izleniyor ve sahiplerine bağlı oldukları varlıklar adına değiştirilemez bir kanıt sağlıyor.
Öte yandan NFT’ler oyun sektöründe oyun içi varlıkları temsil etmek için de kullanılıyor. NFT’ler, oyun içindeki dijital varlıkların oyun geliştiricisinin müdahalesi olmaksızın üçüncü taraf pazarlarda alınıp satılmasına izin veriyor. Bu haliyle de oyun sektörünü hızla büyütmesi bekleniyor.
CBDC: Dünyada birçok merkez bankası, kripto paraları yasaklamanın mümkün olmadığını görünce kendi dijital paraları çıkararak “Ben de varım,” demek istedi ve ortaya “merkez bankası dijital paraları” (CBDC) çıktı. Birçok merkez bankası, CBDC üzerinde çalışmalar sürdürürken Çin Merkez Bankası, bu alanda liderliği elinde bulunduruyor. Bazı ülkeler, CBDC’leri blokzinciri teknolojisine dayandırırken bazıları da geleneksel yöntemleri tercih ediyor. Örneğin Venezuela, blokzincirini ilk kullanan ülkelerden oldu ve 2018 yılında kendi kripto para birimi olan Petro‘yu piyasaya sürdü.
Şimdilik bir çırpıda aklımıza gelen dijital varlıklar böyle, yakında hayatımıza yepyeni dijital varlıklar da girebilir. Çünkü “metaverse çağı” ile sahip olduğumuz her varlığımızı dijital bir forma dönüştürmek mümkün görünüyor.
Trilyonlarca dolara koşuyor
2021'in sonu itibarıyla tüm dünyada kripto para piyasasının işlem hacmi 2 trilyon doları geçmişti. Kripto para piyasasının toplam değeri, 2020 sonuna kıyasla üç katın üzerinde artış gösterdi. 2020’de piyasa değeri, 2019 sonuna kıyasla neredeyse dört kat artmıştı. 2019’da ise 2018 sonuna kıyasla 1,5 katın üzerinde artış yaşandı. Piyasa uzmanları, piyasaların aynı trendi izleyerek büyümesi durumunda bu yılın sonunda 5,5 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşılacağını düşünüyor. Bu hızlı büyümenin ardından elbette ülkeler, merkez bankaları ve diğer düzenleyici kurumların önlemlerini artıracak. Fakat burada önemli olan bu önlem ve düzenlemelerin hangi yaklaşımla hayata geçirileceği… Çünkü artık geri dönülmez bir yola giren kripto varlık dünyasının neresinde yer alacağımız önemli.
Bu noktada bilinenleri yeniden keşfetmeye gerek yok. Önümüzde kısa sürede kripto varlık merkezi olan İngiltere, İsviçre, Singapur gibi ülkeler var. Bu örnekler, bizim için önemli birer rehber olabilir. Bu örnek ülkeler, dijital varlıklar konusunda ilk adım olarak lisanslı oyuncular için düzenlemelerini yayınladılar, bu alanda kural ve standartları belirlediler. Uzun vadeli yatırımcıları vergiden muaf tutarak yatırımcı cazibesi için ilk adımları attılar. Tüm bunları yaparken bu konularda çalışan girişimleri / şirketleri destekleyecek mekanizmalar kurdular. Atılan adımlar, kısa bir sürede etkisini gösterdi ve dünya üzerinde çekim merkezi haline geldiler.
Ülkemiz bu yeni yarışta fırsatı henüz kaçırmış değil; zamanında atılacak adımlar, doğru yasal düzenlemelerle dijital varlıklar dünyasında kendi ekosistemimizi oluşturabilir, bu konuda söz sahibi ülkeler arasına girebiliriz.
Not : Bu yazının orijinal hali Aposto sayfalarında yayınlamıştır.